Mavi cilt (Argyria)

Mavi cilt sendromu (Argyria)



Türkiye’de ilk defa 2010 senesinde koloidal gümüş üretip piyasa sunduktan ve bir takım bilgilerle insanlara bunu tanıtmamızın hemen ertesinde argyria denen hastalık ile ilgili söylentiler de internette sıkça görülmeye başlandı. Elbette ki buna şaşmamak lazım. Çünkü tüm dünyada işler bu şekilde yürümektedir. Ne zaman ortaya faydalı bir ürün çıksa akabinde ilaç firmalarının tetikçileri olan doktorlar işe koyulur ve aslı astarı olmayan negatif bilgileri son derece alengirli teknik terimlerle insanlara kaktırmaya çalışır. Açıkçası bu gibi tuzaklara düşmemek ve dünya düzenini anlayabilmek için öncelikle kapitalizmin ne olduğunu anlamak şarttır. Yanı sıra FDA ve WHO nedir, ne iş yaparlar, ilaçlar nasıl hazırlanır ve ilaç firmaları kimlere aittir, ilaçların etkileri ve amaçları nedir? Gibi konuları da bilmek gerekiyor. Aksi takdirde size söylenen her türlü yalana inanmak gayet güzel mümkündür. Ortodoks tıp işleyişine örnek şu makaleyi okuyabilirsiniz. -->Şifanın gücü

Elbette ki şimdi tutup ta uzun uzadıya kapitalizmden bahsedecek değilim. Çünkü ana konumuz bu değil. Ama şunu izlemenizi tavsiye ederim https://youtu.be/vkd9t-3PhT0 Ya da bir ekonomik tetikçinin itiraflarını okuyabilirsiniz.--> bir ekonomik tetikçinin itirafları

Şimdi öncelikle argyria denen arızanın ne olduğunu anlayalım:

“Mavi cilt sendromu nadir görülmekte ve çoğunlukla kişide cilt rengi farklılığı dışında ciddi bir sağlık sorununa yol açmamaktadır. Bu sendroma sahip kişilerin uzun yıllar yaşadığı bilinmektedir. Hastalığın çoğunlukla genetik bir kökene sahip olduğu düşünülse de son zamanlarda yapılan çalışmalar, ciltte oluşan renk değişikliğinin insülin hormonunun veya karaciğerin işlevsel bozukluğundan da kaynaklanabileceğini düşündürmektedir.

Bunun yanı sıra kimyasal madde kullanımı, bazı ilaçlar ve tümör oluşumları da cilt renginin değişmesine neden olmaktadır. “

Bugüne kadar benim keşfettiğim iki tane argyria vakası var. Biri Rosemary Jacobs, diğeri de Paul Karason. Yani 110 yılda sadece iki vaka. İkisi de hatalı gümüş suyu üretimi sonucu bu hale gelmiş. Zaten Karason’un kendisi de bu durma gelmeyi nasıl becerdiğini anlatıyor. Ama insanlar sadece başlıkları okuyarak karar verdiği için konunun özünü kaçırıyor. 110 senelik bir süreçte az ya da çok böyle durumlarla karşılaşmak gayet normaldir. Cildi mavi renge dönüştüren (Argriya) hastalığı ile ilgili olarak internette dolaşan bilgilerin bir çoğu asılsızdır. Kolloidal Gümüş Suyu'nun yan etkisi yoktur. Argriya'ya neden olan durum, gümüş suyunun hazırlanması sırasında saf su, saf gümüş ve doğru elektroliz işlemi yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Siva Derm Kolloidal Gümüş suyu kesinlike hijyenik bir ortamda, özel laboratuvarımızda üretilmektedir. Kullandığımız gümüşler CAS NO'su belirli, (Saflık derecesi) yurt dışından özel olarak getirilmekte, kesinlikle sıfır numara saf su kullanılmakta, hazırlanışı sırasında defalarca ölçümden geçmektedir. Ürünün ISO belgeleri de mevcuttur.

Şayet kullandığınız su ve gümüş saf değil ise, gümüşün içindeki farklı metaller ve suyun içindeki mineraller elektroliz yoluyla çözüneceğinden uzun süreli kullanımlarda argyria denen bir hastalığa sebep olur. Ayrıca partikül büyüklüğü de önemli bir faktördür. Gereğinden fazla büyük partiküller vücutta birikme yapabilir. Kaliteli bir koloidal gümüş de bilinenin tam aksine sarı değil, su gibi şeffaf olmalıdır. hatalı üretim yaparsanız saçlarınız beyazlayabilir, cildiniz mavi-gri bir renk alabilir. Ve böbreklerde birikme yapabilir.

Doktorların dediği gibi kötü etkileri olsaydı bugün dünyada milyonlarca insan yıllardır bundan şifa buluyor olmazdı. İyi hazırlanmış bir gümüş suyu kolloidal yapısı sayesinde vücutta birikme yapmaz. İnsan enzimlerinin birçoğu da kolloidal yapıya sahiptir. Mesela kanımız kolloidaldir. Dolayısıyla sağlıklı hazırlanmış bir gümüş suyunda partiküller artı yüklüdür. Ve aynı kutuplar birbirini iterler. Bu sayede suyun içinde dibe çökmeden homojenize bir dağılım sağlarlar. Şayet vücutta fazladan bir metal birikmesi varsa onun da dışarı atılmasını sağlayabilir. Bunu da tarihte ilk bulan Paracelsus’dur. Bu sebeple tüm dünyada otizmli çocuklarda oldukça faydalı olmaktadır.

Bununla birlikte kolloidal gümüşün faydalarından bahseden doktorlar da mevcuttur. Hatta buna örnek Türk asıllı Dr. Öz gösterilebilir. http://www.dailymotion.com/video/x1yucir_dr-oz-endorses-colloidal-silver-probiotics_lifestyle

“According to Dr. Kent Holtorf, M.D., of the Holtorf Medical Group, in his clinical review titled “Safety and Efficacy of Oligodynamic Silver”

Holtorf Medical Gruptan Dr. Kent Holtorf, M.D. klinik araştırmlarına göre gümüş, güvenli ve etkilidir.

“Hundreds of thousands of doses of oral colloidal silver and thousands of doses of intravenous colloidal silver are given every month in the United States.”

Amerika’da aylık olarak oral yolla ve damar yoluyla yüzlerce, binlerce doz koloidal gümüş tüketilmektedir.

“This is usually done to treat acute and chronic infections including those associated with chronic fatigue syndrome (CFS) and fibromyalgia (FM).”

The effectiveness of the use of oral and intravenous colloidal silver in the treatment of chronic fatigue syndrome and fibromyalgia was presented at the 38th Annual Meeting of the American Academy of Environmental Medicine in October 2003.

Kronik bitkinlik belirtileri, kronik enfeksiyonlarda ve fibromiyaljide koloidal gümüş kullanılmaktadır.

38. geleneksel Amerikan akademisi çevresel ilaçlar toplantısında oral ve damardan uygulamalarla ilgili kronik bitkinlik ve fibromiyalji ile hastalıklarında sunumlar yapılmıştır.



Ayrıca şu siteden belgeleriyle gümüş suyundan fayda görmüş insanların örneklerini görebilirsiniz. http://www.colloidalsilversuccessstories.com/... Yanı sıra siva Derm marka gümüş suyunun araştırma raporlarını ve başarı oranlarını da şuradan görmeniz mümkündür. İstatistikler Ve yine grupta kullanıcıların kendi görüşlerini bulmanız da mümkündür. https://www.facebook.com/groups/siv...

Her şeye rağmen bilmeniz gereken önemli şeylerden biri ppm ölçümüdür. Çünkü piyasada son zamanlarda türeyen çakma gümüş suyu uzmanlarının tavsiyelerine uyacak olursanız kötü yönde etkilenmenizde mümkündür. Öncelikle şu TDS cihazlarıyla suyun içerisindeki gümüş miktarını ölçmenizin mümkün olmadığını belirtmek isterim. TDS cihazları iletkenlik ölçer. TDS’nin açılımı Toplam Değerler Sonucudur. Suyumuzda bulunan yoğunluğu bize rakamsal olarak verir. Suda bulunan katı maddeleri ölçer. Su içerisin de TDS ne kadar yüksek ise o kadar çok yabancı madde vardır. TDS miktarının yüksekliği bizim dezenfeksiyon uğraşımızı artırır ve suyumuzun mat görünmesine sebep olur. Örnek verecek olursak TDS cihazı suyumuzun ateşini ölçer. Nasıl çocuklarımız hastalandığında ateşini ölçmek için cihaz koyuyorsak TDS cihazi da suyun ateşini ölçer. Yani gümüş suyunu ölçtüğünüzde sadece içindeki gümüşü değil, aynı zamanda diğer bütün zararlı zararsız partikülleri de ölçer. Siva Derm gümüş suyunda ise sadece gümüş partikülleri vardır. Kaliteli bir gümüş suyu su gibi berrak olmalıdır. Ancak 40ppm in üzerine çıkıldığında sarımsı bir renk alsa bile yine de berrak olmalıdır.

PPm ölçümü ise çok daha detaylı bir iştir. Koloidal çözeltilerdeki partikül miktarını ölçmek için tem cihazları kullanılarak özel kimyasallarla en az 3-4 saatlik bir çalışmayı gerektirir. 40ppm bir Siva Derm alıp içine tds cihazını soktuğunuzda size 5 ya da 7 ppm gibi bir rakam gösterir. Aynı şekilde 5 ppm Siva Derm’i ölçtüğünüzde de 5 ila 7 gibi bir rakam çıkacaktır. Zaten olması gereken değer de budur. Bu gördüğünüz sayı 7 ppm gümüş suyu derecesi değil, suyun iletkenlik derecesidir. Ancak üretimi yaptıktan hemen sonra ölçerseniz daha yüksek bir rakam görmeniz de mümkündür. Çünkü sıcakken ve partiküller aktifken suyun iletkenliği daha fazla olacaktır.

Size farklı bir örnek vereyim;

Şebeke suyu Bu fotoğrafta görmüş olduğunuz kalitesiz bir şebeke suyudur. Ama 391ppm gibi bir şey gösteriyor. Fakat içerisinde zerre kadar gümüş yok. Peki nedir ölçütüğü? Elbette ki daha önce de belirttiğim gibi suyun iletkenliği. Bu örnekteki su kesinlikle içilmemesi gereken kalitesiz bir sudur. Çünkü içerisinde neidüü belirsiz bir sürü partikül var. Ve doğal olarakta bunlar suyun iletkenliğini arttırıyor. Şayet tds cihazıyla ölçtüğünüz gümüş suyu gerçekten 40ppm görünüyor ise asıl kullanmamanız gereken sağlıksız gümüş suyu odur. Çünkü kaliteli bir gümüş suyu yapmak için öncelikle sıfır numara saf su kullanmanız gerekir. Su ve gümüş saf değilse eğer suyun içerisindeki farklı mineraller ve gümüşün içerisindeki farklı metaller elektroliz yolu ile çözüneceğinden ppm değeri tabii ki de yüksek çıkacaktır. Ve de sağlıksız olacaktır. Bu yolla gümüş suyu ürettiğini ve ppm derecesinin de doğru olduğunu kendiniz tds cihazıyla kontrol edebilirsiniz diyen dolandırıcıların sizi kandırmasına izin vermeyin.

Elbette ki bizim altın sarısı gümüş suyu üretmemiz bizim için çok basit bir işlem. Yanı sıra ppm derecesini diğer merdiven altı üreticiler gibi manipüle ederek yüksek göstermemiz de çok basit bir işlem. Bu davranış belki ticari olabilir. Ancak kesinlikle ahlaki olmayacaktır. Bizler şifacıyız. Gümüş suyunu ilk defa Türkiye’ye tanıtan da biziz. Sağlık işiyle uğraşıyoruz ve insanlara sağlıklı bir terkip sunuyoruz. Bu işin uzmanı olduğunu söyleyen kişilerin her söylediğine aldanmayınız. Şu makaleyi okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. https://www.facebook.com/groups/siv...

Kısacası iyi hazırlanmış bir gümüş suyunu ömür boyu da kullansanız renginiz maviye dönüşmez. Her şeyden önce böyle bir risk söz konusu olsa ben deniz insan içine çıkıp bu işi yapamazdım. Ama anlattığım şeyler Siva Derm koloidal gümüş suyu içindir. Ev yapımı ya da merdiven altı üretim gümüş sularını kapsamaz. Çünkü Siva Derm marka koloidal gümüşün ardında uzun yılların tecrübesi ve gelişmiş bir ürün söz konusudur. Siva Derm’in iki gümüş çubuğun suya sokularak elde edildiği düşüncesi oldukça yüzeyseldir.

Detaylı açıklamalar için şu videoları izleyebilirsiniz. https://www.facebook.com/sivaderm/v...

Herkese sağlıklı günler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder